Diversite hesabı nasıl yapılır ?

Serkan

New member
Diversite Hesabı Nasıl Yapılır? Veri, Hikâye ve Topluluk Odaklı Bir Yaklaşım

Herkese merhaba, forumdaşlar! Bugün, gündelik hayatımıza ve iş dünyasına gittikçe daha fazla girmeye başlayan, ama yine de çoğu zaman tam olarak nasıl hesaplandığına dair kafa karıştırıcı bir konuya değineceğiz: Diversite. Yani, çeşitlilik ve farklılıkların nasıl ölçüleceği ve buna nasıl yaklaşılacağı. Bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde, hem kişisel hem de profesyonel hayatımda çeşitliliği ve bunun ne anlama geldiğini çok daha derinlemesine düşünmeye başladım. Birçok insan, çeşitliliğin yalnızca bir sayısal hesaplama meselesi olduğunu düşünüyor, ama işin içinde çok daha fazlası var.

Evet, ilk bakışta, "diversite hesaplaması" gibi bir terim kulağa biraz karmaşık gelebilir. Ama endişelenmeyin! Bugün bunu, yalnızca kuru verilerle değil, aynı zamanda insan hikâyeleriyle de keşfedeceğiz. Gelin, birlikte bu konuyu daha anlaşılır hale getirelim.

Diversite Hesaplama Nedir ve Neden Önemlidir?

Çeşitlilik hesaplaması, bir topluluğun ya da iş gücünün farklılıklarını ölçmek için kullanılan bir yöntemdir. Burada çeşitlilik, sadece cinsiyet, yaş, etnik köken gibi demografik özellikleri kapsamaz. Aynı zamanda, insanlar arasındaki düşünsel, kültürel ve deneyimsel farklılıkları da içerir. Peki, bu hesaplamayı neden yapmalıyız? Çünkü artık toplumlar ve iş yerleri, sadece homojen gruplardan oluşmak yerine, farklı deneyimlere sahip bireylerin bir arada olduğu, çeşitliliği benimseyen yerler olmaya çalışıyor. Bu çeşitlilik, daha yaratıcı, daha inovatif ve daha etkili çözümler ortaya çıkmasına olanak tanır.

Hadi gelin, bu hesaplamayı nasıl yapacağımıza bir bakalım.

Verilerle Çeşitliliği Ölçmek: Basit Bir Yöntem

Verilerle çeşitliliği hesaplamak, aslında oldukça basit bir işlem gibi görünebilir. Çoğunlukla, demografik veriler üzerinden yapılır. Bu verilerde cinsiyet, yaş, etnik köken, eğitim seviyesi gibi faktörler yer alır. İş dünyasında, bir şirketin çeşitliliğini ölçerken, çoğu zaman bu kategoriler üzerinden gidilir. Örneğin, bir şirkette kadın çalışan oranı %40, etnik çeşitlilik oranı %30 ise, bu sayılar, şirketin ne kadar çeşitliliğe sahip olduğunu gösterir.

Ama tabii, sadece sayılarla değerlendirmek bazen yanıltıcı olabilir. Burada devreye, insanların deneyimleri ve hisleri giriyor. İşte tam bu noktada, sayıların ötesine geçmek gerek!

Bir Hikâye: Çeşitliliğin Gerçek Etkisi

Bir şirketin insan kaynakları yöneticisi olan Zeynep, çalışanlarının çeşitliliğini artırmak için farklı stratejiler uygulamaya karar verdi. İlk olarak, kadınların ve azınlıkların daha fazla işe alındığına dair veriler topladı ve bunları analiz etti. İlk bakışta, her şey mükemmel görünüyordu: Kadın çalışan oranı %45, etnik çeşitlilik oranı ise %35. Ancak Zeynep, sadece sayılara odaklanmak yerine, çalışanlarının içsel deneyimlerini de araştırmaya karar verdi.

Bir anket düzenledi ve çalışanların şirket içindeki deneyimlerini sordu. Kadınlar ve etnik azınlıklardan gelen yanıtlar, iş yerindeki çeşitliliğin sadece sayısal bir başarı olmadığını ortaya koyuyordu. Pek çok kişi, aslında çeşitliliğin daha çok sayılarla ölçülmesinin, gerçek değişimin sağlanmasında yetersiz kaldığını belirtiyordu. Çeşitlilik, sadece görünür olmakla değil, aynı zamanda seslerin duyulması, fikirlerin eşitlik içinde tartışılması ve bir topluluğun kabul edici bir ortam yaratmasıyla anlam kazanıyordu.

Zeynep, bu geri bildirimi aldıktan sonra, yalnızca sayıların değil, insan deneyimlerinin de çeşitliliği belirlediğini fark etti. Yani, verilerle yapılan hesaplamalar ne kadar yüksek olursa olsun, eğer çalışanlar hâlâ ayrımcılık, dışlanmışlık veya eşitsizlik hissediyorsa, gerçek bir çeşitlilikten söz edilemezdi.

Erkeklerin Pratik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımı

Erkeklerin genellikle daha pratik ve çözüm odaklı bir yaklaşımı olduğu söylenir. Çeşitlilik hesaplaması yaparken, erkeklerin gözünden bakıldığında, veriler oldukça net bir şekilde görülebilir. Örneğin, erkekler için çeşitliliği artırmanın yolu, somut verileri toplamak, analiz yapmak ve ardından gerekli adımları atmak gibi düşünülebilir. Hedefler koymak, her yıl çalışan profillerini incelemek ve çeşitliliği artırmak için stratejiler geliştirmek en temel çözüm önerileri olabilir.

Birçok erkek, iş yerindeki çeşitliliği sağlamak için doğrudan somut değişiklikler yapmayı tercih eder. Bu, sadece rakamsal bir artışa yönelik olabilir: "Şu kadar kadını işe alalım, şu kadar etnik çeşitliliği arttıralım." Ancak burada önemli olan nokta, sayılarla sınırlı kalmamak ve derinlemesine bir değerlendirme yapmaktır. Veriler tek başına yeterli olmayabilir; her bir bireyin çalışma deneyimlerini de dikkate almak gerekebilir.

Kadınların Topluluk Odaklı ve Empatik Yaklaşımı

Kadınların ise, çoğu zaman topluluk odaklı, empatik yaklaşımları öne çıkar. Çeşitliliği hesaplamak için, sadece çalışanların cinsiyet ve etnik kimliklerine bakmakla kalmazlar, aynı zamanda bu kişilerin organizasyondaki yerlerini, seslerini duyurup duyuramadıklarını, gerçekten eşit fırsatlar sunulup sunulmadığını sorgularlar. Kadınlar için çeşitlilik, bir topluluğun içindeki her bireyin kendini değerli ve kabul edilmiş hissetmesi ile alakalıdır.

Zeynep’in örneğinde olduğu gibi, kadınların bakış açısı, daha çok “farklılıkların birlikte çalışabilmesi için ne yapılabilir?” sorusunu sorar. Bu, sadece sayıları artırmak değil, gerçekten insanların duygusal ve psikolojik olarak da kendilerini dahil edilmiş hissettikleri bir ortam yaratmaktır. Bu, zihinlerdeki bariyerleri aşmak, eşitliği ve fırsatları her alanda yaymak anlamına gelir.

Hikâyenin Sonunda: Çeşitlilik ve İnsanların Gerçek Deneyimleri

Çeşitliliği hesaplamak, sadece sayılarla değil, aynı zamanda insan deneyimleriyle de ilgilidir. Zeynep’in hikâyesinde olduğu gibi, çeşitliliği artırmak için yapılan veriye dayalı analizlerin yanı sıra, bu verilerin ne anlama geldiğini ve insanların bu verilerle nasıl etkileşimde bulunduklarını anlamak gerekir.

Şimdi, sizlerden duymak istiyorum: Çeşitliliği ölçmenin en iyi yolu nedir? Sayılarla mı, yoksa insanların deneyimlerine dayalı olarak mı? Çeşitli bakış açılarını birleştirerek nasıl daha adil bir toplum ve iş gücü yaratabiliriz?

Fikirlerinizi paylaşmanızı sabırsızlıkla bekliyorum!